Şule Şenol ve Akıl-Takıl oyunları

Yazan: Şule Şenol

Bir kitap hazırlamaya başladım. Bu kitapta

“Topaç Topi’nin Turu” adlı interaktif sesli hikayenin metni de yer alacak. T-istasyonunu da anlatan bu sesli kitapta eski nostaljik topaç Topi’nin yeni nesil plastikten olan topaç Beyblade ile T-istasyonda Tangram parçalarını ararken oluşturduğu diyalog var, T harfleriyle bezenmiş bir diyalog.  Dinleyen de elinde Tangram parçalarıyla meşgul oluyor, oynuyor ve sonra T-istasyonundaki etkinliklerin içine giriyor.

T-istasyonunda da Topaç Topi de de, bu konularla ilgili hazırlamış olduğum başka sesli kitap ve yazılar, anlatımlarda da çeşitli karşılaşmalar ve karşılaştırmalar var.

Kitapta bazısı Alternatif Eğitim Dergisi– kitabında yayınlanmış olan yazılarım, daha detaylı, resimli olarak yer bulacak. Bunun dışında birçok yazı, söyleşiler, bir de oyun kullanım kılavuzları, esinlendiğim, örnek alınmasını tavsiye ettim kaynaklar, linkler bulunacak. Söyleşiler, uygulamalar da kitaba eşlik edecek umarım, yani kitapta yazılanlar, kitap dışına da çıkacak.

Kitabımı hazırlarken de , daha önceleri de bir takılma, kafaya takma halindeydim, ve hala öyleyim. Türkiye’de özellikle eğitim ve oyun deyince bilinmeyen, derinlemesine incelenmemiş, deşilmemiş dolayısıyla  yanlış bilinen, az bilinen birçok şey var.  Ben de bunlara takıyorum, taktıklarımı paylaşamamın verdiği sıkıntı ile de taşıyorum.

Kitabın çıkması daha uzun sürer. Ben hep bir şeyleri erteledim. Oysa T-istasyonu 7 yıldır var, Topaç Topi’nin turu ise 6 yıldır.  Ahşap oyuncak, oyun çeşitliliği, oyuncak tasarımı ile ilgili Boğaziçi Üniversitesindeki eğitim için araştırma yapıp, eğitmenlik yapalı ve 2 ayrı eğitim kitabı çıkaralı ise 14 yıl oldu.

Pedagoji ile yaptığım araştırmaları, tecrübeleri de hep bölük pörçük paylaştım. Avrupa’da  reform pedagojisi altında değerlendirilen, ortaya çıkış tarihinde büyük reform niteliğinde olan Alternatif Eğitim modelleri (Türkiye’de en yaygın olanları Montessori, Waldorf, Reggio Emilia pedagojisi- genelde henüz anaokulu düzeyinde ve özel kurumlarda) ile ilgilenmem ise büyük kızımın Almanya’da Halle’de  7 yaşında Montessori ilkokuluna gitmesi, ve küçük kızımın da 3 yaşında iken Dortmund’da  kısa bir süre Waldorf yuvasına gitmesi ile başladı.

Dolayısıyla bildiklerimi, tecrübelerimi, beni esinlendirenleri, endişelendirenleri ertelememem gerektiğini düşünüyorum artık, ve bunu yaparken de mevcut yapıyı da eleştiriyorum, çocuğun en önemli ve çoğu zaman en neşeli, eğlenceli işiyle yani oyunla ilişkilendiriyorum.  Eleştirirken, etkileşimli öğrenme yollarını göstererek, bu işlere emek verenleri, üretenleri de  tanıtarak anlatmak istiyorum. Ve bunları yaparken de kendimce eğleniyorum, oynuyorum, kelimelerle, kelimelerin baş harfleri ile köprüler kuruyorum,hatta kodluyorum, hatta bunu yazarken de yapıyorum ve bunun için yaptığıma yazma oyunu diyorum,

Ayrıca öğrenmenin ve oynamanın da özellikle çocuklar için birbirinden ayrılamayacağını, büyük küçük herkesin öğrenmesinin, keşfetmesinin,  öğretmesinin notlarla, diplomalarla, dış değerlendirmelerle, sertifikalarla, okullarla, eğitim kurumları ile  sınırlandırılamayacağı düşüncesindeyim; hem kendimiz, hem de iyi bir dünya için severek, tutkuyla öğrenmenin, çalışmanın, öğretmenin,paylaşmanın, katmanın, katılmanın  her zaman vurgulanması ve hayata geçirilmesi  gerektiğine inanıyorum.

Bu yazı dizisinde de bunların bazılarını anlatmaya çalışacağım.

Yazıların başlıklarında “karşı” kelimesi barınıyor.  Bundan 9 yıl önce “ahşap topaç Beyblade’e karşı” diye bir yazı  yayınlandı. Bu yazı benim o dönem yaptıklarımı da anlatan EKOIQ dergisinde epey detaylı  bir yazıydı.http://t-istasyonu-geloyna.blogspot.com/2014/04/2011-de-ekoiq-dergisinde-yaynlanan-yaz.html#more

Benim 2012 de hazırladığım, daha sonra içeriğini genişlettiğim “Topaç Topi’nin Turu” sesli kitabında da nostaljik ahşap topaç Topi’nin Beyblade ile karşılaşması var, yapıları gereği birbirinden çok farklı iki topacın konuşmasından oluşan diyalogda birçok birbirine karşıt gibi duran görüşün, esasında birbirini tamamlayacağını görüyoruz.

Bugünkü “karşı”lı yazılarda  karşıdakini  eleştirirken ortak noktaları, beraberlikleri, içiçelikleri de  gözler önüne sermeyi hedefliyorum. Yani o  karşı hallerin içinde “birliktelik”ler de barınıyor.

İlk 3 yazı:

  1. Takıl Oyunları Akıl Oyunlarına karşı
  2. Keşfetmek Kodlamaya karşı
  3. Katılmak Kazanmaya Karşı

Akıl Oyunları’nın Türkiye’deki Durumu:

Akıl- Takıl oyunları karşılaştırılmasında Akıl Oyunları eleştirilirken, daha çok  onların sunum, pazarlama ve oynama,oynatma şekilleri ele alınmaktadır, bir yerde buna eğitim ve eğitim araçları pazarının eleştirel bir bakış da diyebiliriz.

Mevcut duruma baktığımızda;Türkiye’de.genelde akıl oyunları  eğitmeni olarak görev alacak kişiler için  akıl veya zeka  oyunları eğitimi veriliyor, eğitim sonunda sertifika veriliyor.  Bu sertifikalar çeşitli üniversiteler, bu ürünleri pazarlayan firmalar dahil birçok farklı kurum  tarafından veriliyor ve ücretli.  Bu kurumlarda eğitim alanlar (uzaktan eğitim de olabiliyor), doğrudan çocuklarla çalışma şansını yakalıyorlar.  Takıl- akıl oyunları yazısında deşilen bir konu da akıl oyunları eğitmen eğitiminin sertifikalandırılmasıdır. Çocukların, öğretmenlerin, velilerin kendi keşfetmesi- ki kullanım klavuzu, internette videolar da mevcut- mümkündür. Bunun için sertifikalandırılmış eğitimlere ihtiyaç yoktur, meraklı,ilgili herkes öğrenebilir.   Ayrıca  keşfetmeye, tanımaya uğraşmak da çocuk için önemli bir zihinsel aktivitedir. Sertifikalı eğitimlerde mevcut oyunlar dışında, oyunun işlevleri  ve çocuğa faydaları  aktarılsa da, pedagojide oyunun yeri  çok derin bir konudur, ve şayet verilen sertifikalarla, sunulan oyunlarla bu eksik veya yanlış aktarılırsa, çocuğa faydadan çok zararı olur.

Burada  “akıl oyunları” olarak çoğu tahta malzemeden olan, genelde okullarda da kullanılan, velilere de tavsiye edilen kutu oyunları  ele alınmıştır.

Takıl  Oyunları:

Akıl Oyunları kelimesinin başına T eklenerek oluşturulmuştur. Şule Şenol’un taktığı bu isim akıl oyunlarının da içinde olabileceği oyun pedagojisine dair anlayışın bir kısmını  temsil eder. Takıl oyunları Şule Şenol’un T-istasyonu çalışmasının bir parçası, anlatım ve oynama şeklidir. Tek başına, Topluca, Takılarak öğrenmeyi de anlatan bir duruştur.

Akıl Oyunları:

Zeka ve/veya akıl oyunları Türkiye’de genelde aynı çatı altında değerlendirmektedir.  Akıl  oyunları 10-15 yıl önce Türkiye’de ne eğitimde ne de oyuncak mağazalarında  yer bulmuyordu, internet üzerinden de çok az sayıda akıl oyunu pazarlanıyordu.

Akıl oyunlarının  çok hızlı yayılması , oyuncak mağazalarında, kırtasiyelerde  satıştan önce,  akıl  oyunları eğitimleri sonucu akıl oyunları eğitmen sertifikaları verilmesi    ve ardından okullara, öğrencilere satışı şeklinde gerçekleşmiştir. Sertifikalar çeşitli üniversitelerden  tutun akıl oyunlarını piyasaya sürenlere kadar çok çeşitli kurumlar tarafından verilmekte ve ürünler  genelde okullara satılmaktadır. Bazı akıl oyunları artık kırtasiye ve oyuncakçılarda da bulunmaktadır. .Akıl oyunları satan mağazalar da mevcuttur. Milli Eğitim Bakanlığı farklı meslek liselerinde ahşap oyuncak tasarım eğitimleri verilmesine başlamıştır, bu okullarda üretilen ürünler de muhtemelen  MEB okullarına verilmektedir, bu bağlamda yayınlanan Şule Şenol’un yazısı: https://mektepligazete.com/blog/detay/MEB-de-ahsap-oyuncak-projeleri

Takıl Oyunları:

Takıl oyunları bir duruştur. Herhangi bir sertifika vermediği gibi sertifika verilmesine de karşıdır. Takıl oyunları üründen çok içeriktir. Gel Oyna’da bu çeşitli oyunlar oynanmakta, neler yapılabileceği, hatta tasarımı, verilebilecek yönergeler, esin kaynaklarını da görerek,  birlikte keşfedilmektedir. Birbirlerinin türevleri olan yüzlerce oyun çeşidi kaynaklarıyla gösterilmekte, birçoğunun denenmesi, keşfedilmesi  sağlanmaktadır. Malzemeler tahtadandır.

Takıl Oyunları Akıl Oyunlarına Karşı yazı dizisinde konu detaylı ele alınmaktadır.https://www.geloyna.com.tr/takil-oyunlari-akil-oyunlarina-karsi-1/

 

 

Bir yanıt yazın